Heykelin Malzemesi: Metal
Heykelin Ölçüleri: 80x100x35 cm
 
Hasan Cingiz'in bu çarpıcı heykeli, yüzünde yarım bir maskeyle beliren bir erkek figürünün güçlü ve tekinsiz ifadesini merkeze alıyor. Figür, devasa bir balık kılçığını omuzlarında taşırken, bu alışılmadık yük, hem bir ağırlık hem de sembolik bir anlam katmanı oluşturuyor. Balığın yüz hatları ve stilize edilmiş saçları, erkeğin yüzündeki maskeyle iç içe geçerek, iki farklı varlığın tek bir surette eridiği, titreşen bir kimlik illüzyonu yaratıyor.
 
Kırmızı rengin yoğun kullanımı, heykelin dramatik etkisini artırıyor. Hem insan figürünü hem de balık kılçığını saran bu canlı ton, tutku, acı, yaşam ve belki de bir tür ilkel enerjiyi temsil ediyor olabilir. Kırmızı, figürün iç dünyasındaki karmaşık duygusal durumu dışa vururken, aynı zamanda taşıdığı yükün ağırlığını ve önemini de vurguluyor.
 
Heykelin etrafını saran onlarca siyah destek noktası ise, kırılgan bir dengeyi ve geçici bir varoluşu simgeliyor. Bu geometrik ve endüstriyel formlar, organik figürlerin aksine, bir tür modern iskele veya soyut bir kafes oluşturarak, figürün içinde bulunduğu çalkantılı durumu ya da dış dünyayla olan gerilimli ilişkisini ifade ediyor olabilir. Bu siyah noktalar, aynı zamanda, yaratılış sürecindeki yapısal unsurları, sanatçının düşüncelerini ve müdahalelerini de görünür kılıyor.
 
Hasan Cingiz'in bu heykeli, maskeler, kimlikler, yükler ve insan-doğa arasındaki karmaşık ilişki üzerine derinlemesine düşündürüyor. Balık kılçığının sırtlanması, belki de geçmişten gelen bir sorumluluğu, bir atavistik bağı ya da insanın doğayla olan mücadelesini temsil ediyor. Yarım maske ise, gizlenmiş bir benliği, ifade edilmemiş duyguları veya kimliğin parçalanmışlığını simgeleyebilir. Heykel, izleyiciyi bu sembolik dilin labirentinde kendi anlamlarını keşfetmeye davet eden güçlü bir anlatı sunuyor.